İZMİR'DE
İZMİR KÖFTE YENİR...
-İzmir'in tüm esnaf lokantalarının ve ev yemekleri restoranlarının baş tacı İzmir köftedir. Türkiye genelindeki kurufasulye-pilav ikilisinin İzmir'de tahtını sallayan bu yemek en çok sevilenler sıralamasında ilki almayı biliyor
-Orta Asya'dan gelen köfte kültürünün , Amerika'nın fethi ile yeni dünyayala tanışan domates-patates ikilisinin Osmanlı'ya geç ulaşmasına rağmen bu üç yemek İzmir'de buluşup, kendine özgü bir çeşit olarak farklı ve muhteşem bir lezzeti sofralara getirmiş
Dünyanın hemen hemen her mutfağında önemli bir yere sahip olan köftenin tarihi, Orta Asya ve Mezopotamya halklarına kadar uzanıyor. Öyle ki, bugün ekşili köfte olarak bildiğimiz köftenin ilk versiyonları ta o yıllardan itibaren yapılmaya ve halk kitleleri tarafından tüketilmeye başlanmıştı. Bu araştırma yazısında, köftenin binlerce yıllık tarihi içinde keyifli ve lezzetli bir yolculuk yapacağız. Kökeni Orta Asya olarak kabul edilen birçok yazıtta, adına 'Kueffettue' denen ve 'yoğrulmuş et' anlamına gelen bir yiyecekten söz ediliyor. Mezopotamya'da ise, eti; saklamak amacıyla tuz ve darı ile iyice ezme işleminden söz eden kaynaklara rastlanmış ve bu kaynaklarda, yapılan bu işlemden, 'Kuffette' yani 'ezik et' olarak söz edilmiştir. Bu dönemlerde ete, susam, buğday, darı, karafal denilen otlar katılarak yapılan karışım ya suda haşlanarak ya da saç üzerinde pişirilerek yenilirdi. Bazı gastronomi uzmanlarına göre de 'ekşili köfte'nin geçmişi bu dönemlere dayanıyor.
TÜRKÇE'DEN BAŞKA DİLDE KARŞILIĞI YOK
-İzmir'in tüm esnaf lokantalarının ve ev yemekleri restoranlarının baş tacı İzmir köftedir. Türkiye genelindeki kurufasulye-pilav ikilisinin İzmir'de tahtını sallayan bu yemek en çok sevilenler sıralamasında ilki almayı biliyor
-Orta Asya'dan gelen köfte kültürünün , Amerika'nın fethi ile yeni dünyayala tanışan domates-patates ikilisinin Osmanlı'ya geç ulaşmasına rağmen bu üç yemek İzmir'de buluşup, kendine özgü bir çeşit olarak farklı ve muhteşem bir lezzeti sofralara getirmiş
Dünyanın hemen hemen her mutfağında önemli bir yere sahip olan köftenin tarihi, Orta Asya ve Mezopotamya halklarına kadar uzanıyor. Öyle ki, bugün ekşili köfte olarak bildiğimiz köftenin ilk versiyonları ta o yıllardan itibaren yapılmaya ve halk kitleleri tarafından tüketilmeye başlanmıştı. Bu araştırma yazısında, köftenin binlerce yıllık tarihi içinde keyifli ve lezzetli bir yolculuk yapacağız. Kökeni Orta Asya olarak kabul edilen birçok yazıtta, adına 'Kueffettue' denen ve 'yoğrulmuş et' anlamına gelen bir yiyecekten söz ediliyor. Mezopotamya'da ise, eti; saklamak amacıyla tuz ve darı ile iyice ezme işleminden söz eden kaynaklara rastlanmış ve bu kaynaklarda, yapılan bu işlemden, 'Kuffette' yani 'ezik et' olarak söz edilmiştir. Bu dönemlerde ete, susam, buğday, darı, karafal denilen otlar katılarak yapılan karışım ya suda haşlanarak ya da saç üzerinde pişirilerek yenilirdi. Bazı gastronomi uzmanlarına göre de 'ekşili köfte'nin geçmişi bu dönemlere dayanıyor.
TÜRKÇE'DEN BAŞKA DİLDE KARŞILIĞI YOK
Köftenin
dünyaya bu coğrafyadan yayıldığının en önemli kanıtı ise
birçok yabancı dilde köfteyi anlatan bir karşılık bulunmaması
ve köfteden sadece 'etli karışım' ya da 'et topu' olarak söz
ediliyor.
Köfteye
bugünkü anlamda baharat katılması ise baharat yollarının
gelişmesiyle Pakistan, İran ve Anadolu'da gerçekleşmiştir. Bazı
kaynaklarda özlellikle sultanların çeşidi düğünlerde ya da
dini törenlerde içerisine zencefil zerdeçal, kimyon, tarçın,
kişniş, kenevir, biber tohumları ve ekmek katılan bir etli
karışımı yedikleri sürekli olarak ön plana çıkıyor. Bu
karışıma o zaman da 'kufati' yani yoğunlaştırılmış et
denmesi yine ilgi çekici bir nokta.
Bu
dönemde, Kıta Avrupası olarak nitelendirilen ve özellikle de,
Macaristan yaylalarında 'Pojarskyfeti' adı verilen ve Batı Hun
İmparatorluğu'nun milli yiyeceği olarak kabul edilen etli bir
karışımdan da söz edilmesi yine köftenin tarihine ilişkin
ilginç bir not. Zira bugün hâlâ aynı adla anılan bir köftenin
Macar mutfağının vazgeçilmez lezzetlerinden biri olduğu bilinen
bir gerçek. Bu tat, Polonya'da 'Pojarks-keyentife', Danimarka
mutfağının nadir et yemeklerinen biri olan ve yine bir köfte türü
olan 'Pojkarsiye' olarak karşımıza çıkıyor. Pojkarsiye, çok
eski yıllarda, balık mevsimi geçtiğinde, Nor-manların ve
Vikinglerin başlıca yemeğiydi. Vikinglerin bu yemeği, Bering
Boğazı'nı geçen Orta Asyalı ve Sibiryalı göçmenlerden
öğrendikleri de tarihi kaynaklarda yer alıyor.
Küçük
çaplı değirmenlerde eti salamura yaparak saklamak için ezen
Anadolu Selçuklu kadınları zaman zaman bu ezik ete soğan, bulgur
ve bazı bitkiler katarak kolayca pişirilen bir yiyeceği köy
ekmeğinin kabuk kısmına sararak, ailelerine ya da misafirlerine
ikram ettikleri de kaynaklarda göze çarpıyor. Zamanla bu kültür
o dönemin lokantası olarak bilinen 'cefa'larda da mönü olarak
sunulmaya başlandı. Bu kültür, zaman içerisinde bölgelere göre
değişkenlik göstererek köfte çeşitleri de ortaya çıkmaya
başladı. Bugün trabzon'un en önemli mutfak kültürleri olarak
bilinen Akçaabat köftesinin ta bu zamanlardan geldiği tahmin
ediliyor.
Osmanlı
İmparatorluğu'nun gerileme dönemlerinde özellikle Bursa ve
İstanbul'da birçok et yemeği dükkanında köfte birinci
sıradaydı. Bugünkü manada bilinen köfte-ekmek ise ilk olarak
1726 yılında Üsküdar'da Bolulu Mehmet Usta'nın lokantasında
soğan, acuka ve pişmiş biber ile birlikte verilerek satılan
yiyecek olarak karşımıza çıkıyor.
Yaklaşık
291 çeşit köfte olduğu söylenir. En popüler olanları ise şöyle
sıralayabiliriz:
Besmeç, Adapazarı Islama Köfte, Akçaabat Köftesi,Biga köftesi, İskeçe köfte, İçli köfte, İnegöl köfte, İzmir köfte, Odun köfte, Mercimek köftesi, Sulu köfte, Misket köfte, Kadınbudu köfte, Çiğ köfte, Mücver köfte, İskendurun köfte, Patates köfte, Adana köfte, Tire köfte, Muğla Köftesi, Bolu Mengen köfte, ucuk köfte, Yayla köfte, Fındık köfte, Şiş köfte , Dalyan Köfte, Terbiyeli köfte, Suluyağlı köfte, Ekşili köfte, Saray köfte, Rosto köfte, Satır köfte, İslim köfte, Cızbız köfte, Birlik köfte, Akhisar köfte, Diyar köfte, Bandırma köfte, Sultanahmet köftesi, Tekirdağ köftesi, Tükürüklü köfte, Odun köfte, Yalıköy köftesi, Piraziz köftesi, Hasanpaşa köftesi,Pideli Köfte
İZMİR
KÖFTE
İzmirlilerin
İzmir köftesi tüm semtlerdeki esnaf lokantalarının menülerinin
ilk yemeği olurken, artık birçok ev yemeği yapan restoranda da
olmazsa olmazların başında geliyor. İzmir köftenin nasıl ortaya
çıktığı ile ilgili kesin bilgiler olmamakla birlikte tarihe
bakarak malzemelerinin nasıl birleştiğini ortaya çıkarabiliyoruz.
İzmirliler kuru köfteyi severek yiyorlardı ve evlerde en sık
yapılan yemeklerden biriydi. Etin kıyılarak soğan, baharat ve
kuru ekmek içi ile çeşnilendirilmesi ve ardından unlanarak
kızartılması ile hazırlanan kuru köfte antik çağlardan
itibaren hem etin korunması ile ilgili güzel bir yöntemle hem de
iyi ve pratik bir yemek olarak kabul görüyordu. Bildiğimiz kuru
köftenin domates ve patatesle buluşması ise İzmir'de 1800'lü
yılların başında olabiliyor.
Balkanlardan
göç edenler beraberinde patatesi getirirken, Lavantenler ve liman
sayesinde gelen ve uzun yıllar yeşil olarak tüketilen domatesin
kızarmış hali ile tüketilmesi yaygınlaşınca 1900'lerin
başından itibaren de İzmir köfte son halini alıyor. Yaşanan savaşlar nedeniyle tabaktaki köfte sayısı azalınca patates ve domatesle zenginleştirilerek daha doyurucu hale getirilmix. Yani bir tür zorunluluktan kaynaklanıyor.Günümüzde
hem sevilen hem de neredeyse kurufasulye-pilav ikilisinin tahtını
zorlayan İzmir köftenin en önemli özelliği sosuna rağmen
yumuşamadan servis edilmesi. Yani İzmir köfte bekletilmeyi
sevmiyor. Günü gününe tüketilerek ertesi güne kalmaması
gereken bir yemek.
Yorumlar
Yorum Gönder