Ege mezeleri
Ege Meze Kültürü
Meze
sadece içki sofralarının değil özellikle tüm yemek sofralarının
iştah açıcı lezzetleridir. Ege'de meze kültürü malzeme bolluğu
ve hiç şüphesiz zeytinyağının o eşsiz aroması ile bu denli
çoğalmış ve yemek kültürümüzün baştacı olmuştur
Tüm
Ege'de saymakla bitiremeyeceğimiz kadar meze olmakla birlikte
Ayvalık'ta araştırmacılar oturup saymışlar ve bu küçücük
ilçede 235 meze türü tespit edilmiş, tüm Ege'deki sayıyı varın
siz hesaplayın
Meze
sözcüğü etimolojik olarak incelendiğinde, kökenlerinin
İranlıların kullandığı ‘‘Maza’’ kelimesine dayandığı
görülür. Maza, lezzet anlamına gelmektedir. Mezeler; porsiyon
olarak küçük miktarlarda sunulan, lezzetleri ve görünümleriyle
sofralarımızdaki yeri büyük ve vazgeçilmez yiyeceklerdir.
Bizim
mezelerimiz gibi bazı ülkelerin de benzer yiyecekleri mevcuttur.
Bizde ve Ortadoğu’da “Meze”, İtalya’da “Antipasta”,
Fransa’da (Hors d’ouvre) “Ordövr”, İspanya’da “Tapas”,
Magrip ülkelerinde ise “Mukabalat” diye anılır.
Mezenin
Tarihçesi
İlk
mezenin kimler tarafından ve ne zaman yapıldığı bilinmemektedir
fakat zeytinyağını ilk bulanlar Giritlilerdir. Soğuk mezelerde
genellikle zeytinyağı ile yapıldığından ilk mezenin de
Giritliler tarafından yapıldığı tahmin ediliyor. Urla
Klozemonai'de dünyanın en eski zeytinyağı işliğinin bulunduğunu
da unutmamak gerekir. Zeytin
ağacına ilişkin mevcut en eski veri Ege Deniz’indeki Santorini
Adası’nda yapılan arkeolojik çalışmalarda ortaya çıkarılan
39.000 yıllık zeytin yaprağı fosilleridir. Tarih, zeytinyağı
üretimine ilişkin en belirgin izlerin Akdeniz’in tam ortasındaki
Girit Medeniyeti’ne M.Ö 4.500 yıllarına dek uzandığını
göstermektedir.
Zeytinyağı kültürünün
Akdeniz’deki diğer kavimlere yayılmasında en önemli rolü
Giritliler oynamıştır. Zeytinyağının bulunuşu ile yemek
kültüründe de değişiklikler olmuştur. Zeytinyağının
aromasıyla yemekler daha lezzetli ve daha dayanıklı hale
gelmiştir. Osmanlı Saray mutfağında da zeytinyağlı yemekler
mevcuttu fakat İslam dinine göre içki haram olduğu için meze bir
yemek kültürü olarak fazla gelişememiş ancak
iştah açıcılar için aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
Fakat İstanbul
çevresinde yaşayan Gayrimüslimler tarafından meze bir kültür
olarak benimsenmiş ve geliştirilmiştir. Özellikle İstanbul’un
Yenikapı, Karaköy, Galata, Kumkapı, Balat, Şişli, Kurtuluş,
Adalar, Üsküdar ve Kadıköy çevresinde yaşayan Gayrimüslimlerin
açtıkları meyhaneler ve şarküteriler meze kültürünün
yaygınlaşmasına ve çeşitliliğin artmasına önemli katkı
yapmıştır.
Meze Kültürü Meze
denilince akla ilk gelen, alkollü ve özellikle rakı ile tüketilen
yiyecekler düşünülür; fakat meze kültürünün gelişmesi ile
birlikte meze sadece içkinin yanında atıştırmalık bir yiyecek
olarak değil, bir yemek kültürü olarak Türkiye mutfağında
kendisine yer bulmuştur. Türkiye mutfağı kültüründe, masayı
mezelerle donatmak, o sofranın zenginliğini de gösteren bir
kavramdır. Görsel olarak farklı renkli görüntüleriyle sofranın
albenisini artıran mezeler, aslında farklı bir işlev de sağlıyor.
Yemek yemeği karın doyurmak kavramından uzaklaştırıyor, keyifli
bir olaya çeviriyor. Bu keyfi sağlayan sadece mezelerin görüntüsü,
kokusu ve tadı değil hiç kuşkusuz.
Mezelerin sofrada yarattığı güzelliğin, sohbetle süslenmesi de
önemli. Soğutulmadan yenmek istenen ana yemeğe verilen telaş,
mezelerde bir yavaşlığa, dinlenmeye ve sohbetle ayrı bir keyfe
dönüşüyor. Ağır hiçbir yiyecek meze sınıfına dahil edilmez.
Mezeler asla karın doyuracak boyutlarda sunulmamalıdır. Mezeler
mevsimlere göre taze bulunan sebzelerden hazırlanmalıdır. Yazın
patlıcanı biberi, ilkbaharın enginarı, güzün mantarı, kışın
lahanası; kısacası her mevsimin kendine has taze meyve ve
sebzeleriyle hazırlanmış mezeleri vardır. Bu kadar geniş bir
alanda değerlendirilen mezeler arasında şüphesiz ilk akla
gelenler beyaz peynir, kavun, yoğurt ve çiğ sebzelerdir. Ardından
ise her çeşit salata, sardalya, tuzlu balık türleri, ciğer
kebabı, tavası, yahnisi, havyar, beyin, muska böreği, midyenin
her çe- şidi, kuzu söğüş, patlıcan, biber, yaprak, lahana,
domates dolmaları, her türlü köfte, zeytin, zeytinyağlılar,
şarküteri ürünleri, çerkez tavuğu ve yumurta yerlerini alır.
Tabii Türkiye mutfağının, yörelere göre pek çok değişik
lezzet barındırdığını düşünürsek, listeyi uzatmak mümkün.
Ayrıca meyveleri, gerçek meze olarak kabul edenlerin sayısı az
değildir.
I.N.
Karavia’nın 1933 yılında İstanbul’da Rumca olarak basılan
“Allote Ke Tora” isimli kitabında, Galata meyhanelerinden şu
şekilde söz edilmektedir:
“Eski
Galata’da çok sayıda meyhane vardı. Meyhanelerin egemenliği
tabiatıyla akşam saatlerinde başlardı. Meyhaneler o zamanın
kanunlarına göre alaturka saatle 1.30’a kadar açık
kalabilirlerdi. Bu saat aşılırsa ağır cezalar vardı. Ancak
meyhanecinin açgözlülüğü ya da müşterilerin bir türlü
gitmek istememelerinden dolayı kanuni süre çok zaman aşılırdı.
Bu meyhanelerde çok miktarda duziko (rakı) ve mastika (sakız
rakısı) tüketilirdi. Kapanma saatine yakın meyhaneci son mezeleri
getirip hesapları toplardı. Bu son meze genellikle pastırma veya
sahanda ka
şar peyniri olurdu. Son mezenin servisi müşteriye
kibarca gitme vaktinin geldiğini hatırlatırdı.”
Ege
Mezeleri
Ülkemizde
Ege Bölgesi meze
yönünden oldukça gelişmiştir.Birçok meze farklı şekillerde
Ege'de yapılmaktadır.Ege mezeleri çok
eski zamanlardan beri ülkemiz insanları tarafından çok
beğenilmektedir. Günümüzde de hale mükemmel ve etkileyici
lezzetlerini bozmayan bu mezeler sadece Ege'ye
hastır. Ama ülkemiz içerisindeki kültürel etkileşim nedeni ile
egede yapılan mezeler o kadar lezzetli olmasa bile benzerleri
yapılmaktadır. Ege mezeleri birçok çeşit olarak karşımıza
çıkabilmektedir. Öyle ki bu mezeler: kahvaltılık mezeler,
yemeklik mezeler, acı mezeler, tatlı mezeler gibi birçok çeşide
ayrılarak karşımıza çıkabilir. Yani kısacası ege mezeleri
arasından damak zevkinize uygun ve istediğiniz birçok mezeyi
rahatlıkla bulabilirsiniz. Ege Bölgesi'nin
meşhur lezzetlerinden bazılarını sizlere en büyük özellikleri
ile birlikte sayacağım. Tabi ki egedeki tüm mezeleri saymam çok
mümkün değil fakat bu mezelerin en çok sevilenleri ve insanların
en çok tükettiği mezeleri sizlere taktim etmekten mutluluk
duyarım. Ülkemizde çok önemli yere sahip olan Ege
mezeleri birçok çeşitle karşımıza çıkabilir. Öyle ki bu
mezelerin bazıları bilinmese bile aslında çok sevilen ve çok
tüketilen mezelerdir.
AYVALIK
MEZELERİ
Yemek
araştırmacıları ülkemizdeki meze çeşitlerini saymakla
bitiremiyor. Ancak Ayvalık'taki meze çeşitleri sayılmış ve
ortaya ilginç bir rakam çıkmış. Ayvalık'ta tam 235 ayrı meze
türü var. Bununz nedeni hem göçlerle zenginleşmiş bir kültüro
lamsı hem de malzeme zenginliğine sahip olmalarıdır. Ayvalık'ta;
Karides
Çorbası, Balık Paçası, Fenerbalığı Çorbası, Taratorlu Deniz
Börülcesi, Kızarmış Peynirli Közlenmiş Kırmızıbiber ve
Patlıcan, Midye Salatası, Balık Pastırması, Uskumru ve Palamut
Turşusu, Yağda Kızarmış Kabak ve Tarator Sos, Enginar Ezmesi,
Deniz Kestanesi, Kalamar Yumurtası Kavurması, Tereyağında Konyak
Soslu Deniz Ürünleri Kavurması, Fenerbalığı Kavurması, Muska
Böreği, Kalamar Kokoreç, Papalina, Sütlü Balık, Lipsos Buğulama
(Adabeyi), Sahanaki, Trança Şiş, Fırında Kefal Kebabı, Kalamar
Pilaki, Midyeli Barbunya Pilaki, Kabak Çiçeği Dolması, Midyeli
Lahana Sarması, Kalamar Dolması, Fıstıklı Parfe, Kremalı Kürek
Helvası, Bademli İrmik Helvası… ve daha pek çokları mevcuttur.
Hal böyle olunca tüm Türkiye genelindeki meze türlerini varın
siz hesaplayın…
Yorumlar
Yorum Gönder