Yediğin ilacın, ilacın yediğin olsun: Bizim Lokanta
Şevketi bostan, arapsaçı, enginar, elbasan tava, patatesli kokoreç, balık çorbası, sarmalar, dolmalar... İzmir mutfağının vazgeçilmez lezzetleri, yıllardan beri nesilden nesile aktarılır Kemeraltı esnaf lokantalarında. Bu lokantalardan biri de Hisarönü’ndeki Bizim Lokanta







Tarihi Kemeraltı Çarşısı, son yıllarda biraz kan kaybetse bile hem İzmirlilerin hem de yurt içi ve yurt dışından gelen konukların uğraklarındandır yüzyıllardır. Zaman zaman duraklamalar geçirse bile tarihi dokusu, yaşayan hanlar, camiler, hamamlar ve mimari yapıların duygusu buram buram kokar çarşının itfaiyecileri kahreden daracık  sokaklarında. Birbiri ardına sıralanan dükkanlara. Çarşının içinde yol alırken en çok dikkat çeken de günümüz modern mağazaları, bilinen markaları ile, kalaycı, boncukçu, bakırcı gibi geçmişten günümüze süregelen geleneksel el sanatlarının yaşatıldığı dükkanların iç içe geçtiğidir. Kentin ruhunu ve tarihsel getirilerini en iyi yansıtan yerlerden biri olan Kemeraltı Çarşısı’nın esnaf lokantalarında da İzmir Mutfağı’nın vazgeçilmez tatları yaşatılır nesilden nesile. 1950’den beri Bizim Lokanta İzmirli için adı gibi “bizim” olmuştur.






Yöresel lezzetlerin en iyi örneklerinin sunulduğu esnaf lokantaları, mis gibi tüten kokularıyla uzaktan seslenir insana. Hummalı bir çalışma başlar sabahın erken saatlerinde lokantalarda; tencereler kaynar ve İzmir’in en güzel lezzetleri tezgahtaki yerini alarak, tercih nedeni olabilmek için kıyasıya bir rekabet içine girerler.
Müşteriler için en zor olan da bunca seçenek arasında tercih yapmaktır. Tezgah öyle bir dolu ki, bakarken karnınız doyabilir. Buraya gelen gençlerin çoğunun benim gibi zorlandığını ve azıcık ondan, azıcık bundan konulan aşçı tabaklarına rağbet ettiğini görüp gülümsedim. Ama ben tek seçerim tıka basa doyarım diyorsanız lezzetlerden lezzet beğenip oturun masaya.  Duvarında Hipokrat’ın ünlü sözü “Yediğin ilacın, ilacın yediğin olsun” yazardı son gittiğimde bakmayı unuttum umarım duruyordur. Bu yazıyı okuyup giderseniz bakın lütfen, eğer kaldırdılarsa koymalarını tavsiye edelim. Bence bu çok anlamlı ve değerini asla yitirmeyecek bir söz. Bu sözün en geçerli olduğu mekanlardan biri Mehmet - Abbas Davar kardeşlerin işlettiği Bizim Lokanta, aslında bir aile geleneği. Babaları da lokantacı olan Mehmet – Abbas Davar, 39 yıldır işlettikleri lokantayı, 14 yıl önce şimdi bulunduğu yere taşımışlar.
Ege’ye özgü otlardan yapılan yemekler, İzmir’in vazgeçilmez lezzetleri zeytinyağlılar, Osmanlı’dan günümüze sofraların baş tacı et yemeklerinin her biri insanın iştahını kabartan görsel bir ziyafet oluşturuyor.


Kemeraltı esnaf lokantaları, esnafın olduğu kadar çarşıyı ziyaret eden misafirlerin de uğramadan dönmediği duraklarından. Öğle saatlerinde yoğun bir kalabalığa ev sahipliği yapan lokantaların en bilinenleri, bir anlamda tarihe de tanıklık etmiş nitelikte. Babadan oğula süren lokantacılık geleneğini yaşatan lokantaların son dönem temsilcileri de, yıllar öncesinden süre gelen İzmir’in mutfak kültüründen hiç ödün vermemişler.

Öğle saatleri Hisarönü civarındaysanız ve uzun bir kuyruk takılırsa gözünüze, bilin ki Bizim Lokanta’ya çok yakınsınız. Kapısında uzun kuyruk görürseniz yılmayın servis yıldırım gibi hızlı hemen kendinize yer bulup oturup bu muhteşem şöleni tadıyorsunuz.
Nohutlu işkembe ve 4 – 5 çeşit balıkla yapılan çorbası favoriler arasında. 14 senedir her çarşamba ayak paça çorbası, salı – cuma balık çorbası servisi yapılan lokantanın müdavimleri arasında bu günleri özel olarak takip edenler de var. İnsanların önünde sabırla sıra beklediği, sıra kendilerine gelince istedikleri masaya değil boşalan sandalyeye, çoğu zaman da, birlikte geldikleri arkadaşlarından ayrı oturdukları ve yemek biter bitmez de kalkmalarının beklendiği bir yer Bizim Lokanta. Çevre esnafı elbette bu duruma yemeklerin lezzeti ve uygun fiyatlar nedeniyle razı. Esnaf kadar İzmirlilerin de uğrak yeri, bilmeyen neredeyse yok. Tam bir esnaf lokantası olarak, küçük sevimli, sıcacık, içten bir görüntüsü var. Çalışanlar da öyle güler yüzlü ki, bu kalabalık ve otomatik hareketler arasında nasıl gülümsüyorlar hayret bile edebilirsiniz. Bu küçük mekan enerji ve lezzet fışkırıyor.  Elinde kepçesi ile “ablam ne vereyim” diyen usta 40 yıllık dost gibi içten ve samimi. Burada da belli günlere özel yemekler yapılıyor, işkembe, balık çorbaları, kaz gibi. Bugüne kadar ne yediysem çok lezzetli buldum. Tüm ürünler organik. Katkısız, hormonsuz malzeme zaten işin lezzet sırrı.
Bizim lokantanın en önemli yemeği sanırım kendilerine özgü balık çorbasıdır. Haftanın belli günlerinde servis ediliyor. Genelde akya ya da levrek gibi büyük balıklardan yapıyorlar ve aslında bu bir çorba değil, çorba tabağında servis edilen sulu balık yemeği. Tek başına gayet doyurucu bir tabak. Lezzeti konusunda pek yorum yapmak istemiyorum, ben bayılıyorum ama sizi bilemem. Ben üç öğün balık yiyebilen biri olarak balık çorbası görünce ölebilirim. Balık seviyorsanız mutlaka deneyin, hatta bunu tatmak için özel olarak gününde gelin. Tabağa yemeği koyduktan sonra yağ ve dereotu ilave ediyorlar, istemezseniz garsona söyleyin.
Bizim lokantanın kıymetli lezzetlerinden biri de beğendili tavuk. Ne olacak her yerde var demeyin çünkü buradaki beğendi patlıcanla yapılmıyor inanılmaz özel bir beşamel sosla servis ediliyor. Yani beğenen siz oluyorsunuz. Bu yemekte tavuğun budunu kullandıkları için yağı tadı yerinde. Bir tür beşamel sos ile kaplıyorlar tavuğu, bu kıvamlı sos lezzetin asıl kaynağı, dengeli miktar köri ve hafif biber içeriyor, sanki bir miktar safran rengi de var ama sormadım, sorsam söyler miydi aşçıbaşı bilmiyorum.  Tavuk sosa bulanıp üzerinde kaşarla fırına verilmiş. Lokantada her şey sıcak, fırından- ocaktan inmiş tabağa girmiş. Beklemek yok. Sirkülasyon inanılmaz. Soğuyup, bekleyecek zamanı bulamıyor yemekler zaten.
Ne yenir?
Aslında yok yok ama ben otlu yemekleri, sakatatları ve özellikle çorbaları şiddetle önereyim. Kelle paça, ayak paça, işkembe başta olmak üzere 7 çeşit çorba sunuluyor. Zeytinyağlı ve etli yemekleri say say bitiremem ama nohutlu işkembe, işkembe yahnisi, elbasan tava özellikle yaprak sarma, misket köfte, İzmir köfte, dalyan köfte say say bitmiyor. Ben aşçı tabağı ile karıştırıyorum ama sade lezzet sevenler sık sık gelerek birçok yemeği tadabilir. Arapsaçı bugüne kadar yediğim en güzellerinden biriydi. Kabak, ayva, Kemalpaşa tatlıları da muhteşem, cevizi, kaymağı, şurubu yerinde. Mekan küçük, çeşit bol, lezzet yerinde. 12-13.00 arası arı kovanı gibi. Sakinlik arayıp giderseniz bulduğunuza razı olursunuz.
Yıldız Tablosu
Servis, hijyen, sunum, mekan, fiyatların ucuzluğu beş yıldızlı. Öyle konfor istiyorsanız zaten esnaf lokantasına gelmezsiniz.
Bir pilav, bir etli yemekten oluşan mütevazı ama muhteşem lezzetli bir öğle yemeği için 10 TL yeterli oluyor. Porsiyonlar çok bol. Tabaklar esnaf lokantalarında görmeye alıştığımız boyda değil, kocaman. Tadını çıkara çıkara yiyebilirsiniz. Afiyet olsun.


Yorumlar

Popüler Yayınlar